Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini Uyeol
Hoş Geldiniz!
Size Daha İyi Bir Hizmet Everebilmemiz İçin Sitemize Üye Olmanız Gerekmektedir..!

*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?
1.Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz..
2.İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz..
3.Sitemizde Online Olarak Chat Yapabilirsiniz..
4.Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz..
Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini Uyeol
Hoş Geldiniz!
Size Daha İyi Bir Hizmet Everebilmemiz İçin Sitemize Üye Olmanız Gerekmektedir..!

*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?
1.Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz..
2.İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz..
3.Sitemizde Online Olarak Chat Yapabilirsiniz..
4.Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Sayfayı FaceBook'ta Paylaş

 

 Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
M~B~Ç
Admin
Admin
M~B~Ç


Erkek
Aslan Ejderha
Kayıt tarihi : 16/05/08
Mesaj Sayısı : 6804
Nerden : nereye
İş/Hobiler : webmaster
Ruh Hali : Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini Yasasi10
Tuttuğu Takım : Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini Gs190510
Uyarı : Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini 110

Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini Empty
MesajKonu: Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini   Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini I_icon_minitimePerş. Kas. 06 2008, 18:07

ya İrini, Roma İmparatorluğu’nun
başşehri Konstantinopolis (İstanbul) olduktan sonra yapılan ilk
kilisedir. Aya İrini, İstanbul’un fethinden sonra Topkapı Sarayı’nın
Fatih tarafından yeni inşa ettirilen surlarının içinde kalmasına rağmen
camiye çevrilmeyen bir kilise olarak da dikkatleri çeker. Gözlerin Aya
İrini’ye çevrilmesine vesile olan husus, onun ibretlik hikâyesidir.


Doğu Roma’nın ilk kilisesi: Aya İrini

Romalılar, Milano Fermanı (313) ile Hristiyanlığı kabul etmişlerdir. Bu
tarihlerde Hunlar, İç Asya’dan Karadeniz’in kuzeyine doğru göçmeye ve
burada yaşayan kavimleri batıya doğru tazyike başlamışlardı.
Karadeniz’in kuzeyindeki topraklarda yaşayan barbar kavimler de bu Hun
tazyiki ile batıya doğru ilerlemiş ve Roma İmparatorluğu sınırlarına
dayanmışlardı. Bunun üzerine Roma İmparatorluğu Orta Avrupa’dan batıya
doğru sınırlarını ihlâl eden bu barbar kavimlerle mücadeleye başladı. O
dönemde yaşadığı birtakım iç sıkıntılarla bunalmış olan Roma
İmparatorluğu, bu kavimleri durdurmakta oldukça zorlanmış ve başşehre
yenilgi haberleri birbiri ardına gelmeye başlamıştı.
Roma şehrinin ihtişamından haberdâr olan barbar kavimlerin her biri,
orayı ele geçirmek istiyordu. İmparatorluğun -daha da önemlisi başşehir
Roma’nın- varlığı tehdit altındaydı. Bu çağlarda bir imparatorluk için
başşehir her şey demekti. Başşehrini kaybeden bir devletin yaşaması
imkânsızdı.



Tahta yeni çıkmış olan İmparator Konstantin (Büyük), bu tehlikeye
karşı şehrin güvenliğinin temin edilemeyeceğine kanaat getirerek Roma
İmparatorluğu’nun başşehrini Roma’dan daha emniyetli bir yere taşımaya
karar verdi. Bunun için emin bir belde arayışı başladı. Yeni başşehir
için o sıralarda Roma İmparatorluğu sınırları içinde olan Yunanistan,
İspanya, Fransa, Sicilya, Sardunya hattâ Afrika’dan bazı yerler teklif
edildi.



İmparator Konstantin, Anadolu’daki isyanları bastırmak için çıktığı
bir sefer sırasında görüp hayran olduğu bugünkü tarihî Suriçi
Yarımadası’na yeni başşehrini kurmaya karar verir. Eski Byzas şehri
kalıntıları üzerinde şimdi yeni Konstantinopolis (Konstantin’in şehri)
veya bizdeki adıyla Konstantiniyye yükselecekti. Romalılar yeni şehri
hızla inşaya başladılar.


İmparator Konstantin, şehrin inşasında hiçbir masraftan kaçınmamış,
âbidevî binalar şehirde birbiri ardında yükselmişti. 330’larda
Konstantinopolis’in kurulması ile Roma’dan içlerinde bilim adamları,
bürokrat ve asillerin olduğu birçok insan Konstantinopolis’e göç
etmişti.


Roma, Hristiyanlığı bir din olarak resmen kabul etmesine ve imparator
da Hristiyan olmasına rağmen, kalblerde Allah’a iman henüz makes
bulmamış; çok tanrılı bir inanca sahip Roma halkının bir kısmı tek olan
Allah’a inanmayı emreden Hristiyanlığı kabul ederken, bazıları da
reddetmişti. Efendimiz’in (sas) dünyaya teşrifinden yaklaşık üç asır
önce buraya gelenlerin arasında, asil bir Pers ailesine mensup, daha
sonra ismi Hagia Eirene veya Azize İrene olarak anılacak olan Penelope
de vardı. Bu genç kız, 330’lu yıllarda Konstantinopolis’te Romalılar
arasında henüz saffetini kaybetmemiş ve o devrin hak dini olan
Hristiyanlığı bir havarî gibi yaymaya çalışıyordu.


Ancak Romalıların sapkın âdetlerini terk etmeye, hak ve hakikate
dönmeye niyetleri yoktu. Penelope’yi aşağılıyor, ona hakaret
ediyorlardı. Mârûz kaldığı bu hakaretlere karşı yılmadan dinini tebliğ
eden bu cesur kadına güç yetiremeyen eski paganist dinlerin
taraftarları, söz ve fikirlerinin tükendiği yerde, tarihteki birçok
misâlinde görüldüğü gibi kaba kuvvete başvurdular.


İnsanları hak ve hakikate çağıran birini kendi dinlerine döndürmek
için, gözleri dönmüş bir kalabalık toplanmıştı. Penelope dininden
dönerse canını kurtaracaktı. Dönmezse, önce eziyet edecekler sonra da
öldüreceklerdi. Bu kalabalığın Penelope’yi bulmaları güç olmadı. Onu
önce dininden dönmeye zorladılar. Tehditler savurdular. Ancak o
dönmedi. Bunun üzerine müşrikler onu yılanlarla dolu bir kuyuya attı.
Ertesi gün geldiklerinde Penelope hâlâ yaşıyordu. Yılanlar ona hiç
dokunmamıştı. Müşrikler şaşkınlık içindeydi. Buna rağmen isteklerini
tekrarladılar; ancak o dininden dönmedi.


Bunun üzerine olan biteni muhtemelen büyü olarak nitelendirmiş ve
Penelope’yi büyücülükle suçlamış olacaklar ki, onu taşlamaya
başladılar. Ancak taşlar da Penelope’ye zarar vermiyordu. Ne kadar
zaman taşladılar bilinmez; ancak taşlanarak da ölmediğini görünce bu
işe tam bir Roma çözümü(!) buldular. Zavallı kızı bir çift atın
terkisine bağlayıp muhtemelen bugünkü Sultanahmet Meydanı’nda -o
zamanın hipodrom meydanında- sürüklemeye başladılar. Gladyatörlerin
birbirlerini doğradığı, inanılmaz at ve araba yarışlarının yapıldığı,
zevk olsun diye insanların aslanlara parçalatıldığı hipodromda, o gün
Penelope vardı. Bu tür hâdiseleri görmeye alışık Romalıların gözleri
önünde Penelope’yi kimbilir ne kadar sürüklediler. Belki atlar
yorulana, belki de binici sıkılana kadar. Ancak bu işkence bittiğinde
de Penelope yaşıyordu.


Halkın arasında bu olanlardan bir şeyler çıkarmak gerektiğini
düşünenlerin sayısı bağnazlara galebe çalmış olacak ki, bu vakaya şahit
olanlardan birçoğunun Penelope’ye inanıp Hristiyanlığı kabul ettiği
rivayet edilir. Bundan sonra Konstantinopolis’te Hristiyanlık hızla
yayılmış ve şehirde sulh ve emniyet tesis edilmişti. Roma tarihinin
meşhur isyanları bir süre dinmiş, huzur ve sükûn hâkim olmuştu. Bu
barış ve sükûnet sebebiyle İmparator Konstantin tarafından, Penelope’ye
“Mukaddes Sulh” mânâsına gelen Hagia Eirene veya Aya İrini (Azize
İrene) adı verilmiştir.


Bu hâdiselerin, İmparator Konstantin’e tesiri büyük olmalı ki,
Penelope’ye sadece Azize İrene demekle yetinmemiş, bugünkü Topkapı
Sarayı civarına inşa ettirilen İmparatorluk Sarayı ve Forumunun
yakınlarındaki eski paganist Jüpiter Tapınağı’nın üzerine
Konstantinopolis’teki ilk kiliseyi yaptırarak, bu mâbede Aya İrini
ismini vermiştir.


Fatih ve Aya İrini

1453 yılında İstanbul’u fethedip yeni bir çağ açan Fatih Sultan Mehmet
Han, hükümdarlığının yanında yedi dil bilen bir âlimdi. Daha İstanbul’u
fethetmeden önce Roma tarihlerini okumuş; düşmanını, kültür başta olmak
üzere birçok yönüyle tanımıştı.
Fatih Sultan Mehmet Han, Konstantiniyye’yi fethettikten sonra
yaptırdığı Topkapı Sarayı’nın dış surları, Ayasofya ve Aya İrini’nin
arasından geçer. Aya Sofya, Fatih’in emriyle camiye çevrilirken, Aya
İrini, Topkapı Sarayı Külliyesi’nin içinde kalmasına rağmen camiye
çevrilmemiştir.


Roma tarihini çok iyi bilen Fatih Sultan Mehmet Han’ın Azize İrene’nin
hikâyesini bilmemesi düşünülemez. Bu şuur ile Fatih, Azize İrene’nin
hatırasına ve dinine olan sadakatine hürmetin bir ifadesi olarak, Aya
İrini Kilisesi’ni camiye çevirtmemiş; burayı Osmanlı Devleti’nin
kıymetli savaş ganimetlerinin korunduğu, padişahın bir nevi özel müzesi
gibi muhafaza etmiş, içerisindeki hiçbir resim ve kabartmaya
dokunmamıştır. Fatih’ten sonraki padişahlarca da aynı hürmeti gören Aya
İrini Kilisesi, Osmanlı’nın son yüzyılına kadar bu durumunu korumuş,
1869 yılında da Müze-i Hümâyûn (Sultanın Müzesi) adını almıştır.



Bugün dünyanın değişik ülkelerinde yürütülen kültürlerarası diyalog
faaliyetlerinin yeni bir durum olmadığını, tarihî olarak güçlü bir
altyapıya dayandığını benzer birçok vakada görebiliriz. Atalarımızın bu
derin hoşgörülerinin işareti olan âbidevî misâller karşısında, onlarla
ne kadar iftihâr etsek azdır. Bugün kendini medeni addedenlerin, hattâ
dünyaya medeniyet götürdüğünü iddia edenlerin, insan unsuru ve kültür
mirasında sebep oldukları tahribatın boyutları bütün dünyanın gözü
önündedir. Bugün Müslümanların diğer Müslüman kardeşine bile sabır ve
tahammül gösteremediğini nazara alırsak, işimizin kolay olmadığını
görürüz. Bununla birlikte Aya İrini gibi tarihî referanslarımızdan bu
işin mümkün olduğunu görebiliriz.



Kültür ve medeniyetimizin temellerindeki bu hoşgörü ve diyalog
faaliyetlerinin menşeinin aslında Efendimiz’e (sas) kadar uzandığını
dikkate almakta fayda vardır. Nitekim Efendimiz (sas) Necran’dan gelen
Hristiyan misafirlerine Mescid-i Nebevî’de ibadetlerini hür bir şekilde
yapabilme imkânını tanımıştır. Fatih ve birçok Osmanlı idarecisinde
örneklerini gördüğümüz bu davranışları onların icat etmediğini,
dinlerini iyi anlayıp yaşamalarından kaynaklandığını unutmamalıyız.


“Aç herkese açabildiğin kadar sineni, ummanlar gibi olsun. İnançla
geril ve insana sevgi duy. Kalmasın, alâka duymadığın ve el uzatmadığın
bir mahzun gönül.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://belgelerim.soglam.net
TheExploited
Admin
Admin
TheExploited


Erkek
Yengeç Kaplan
Kayıt tarihi : 22/05/08
Mesaj Sayısı : 3147
Nerden : Hiç olmadığım yerden
İş/Hobiler : Değişken (:
Ruh Hali : Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini Deli10
Tuttuğu Takım : Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini Gs190510
Uyarı : Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini 110

Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini Empty
MesajKonu: Geri: Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini   Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini I_icon_minitimeC.tesi Kas. 22 2008, 15:45

Tşkkrler..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M~B~Ç
Admin
Admin
M~B~Ç


Erkek
Aslan Ejderha
Kayıt tarihi : 16/05/08
Mesaj Sayısı : 6804
Nerden : nereye
İş/Hobiler : webmaster
Ruh Hali : Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini Yasasi10
Tuttuğu Takım : Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini Gs190510
Uyarı : Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini 110

Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini Empty
MesajKonu: Geri: Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini   Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini I_icon_minitimeC.tesi Kas. 22 2008, 18:20

rica ederim..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://belgelerim.soglam.net
 
Fatih Sultan Mehmet ve Aya İrini
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Türk ve Dünya Tarihi :: Türk Tarihi-
Buraya geçin: