Futbolda Zaman Hırsızları
Futbolda Zaman HırsızlarıFutbol doksan dakika derler. Ama hiç de doğru söylemezler. Tabii ki oyun 90 dakika içinde oynanıyor ama asla 90 dakika sürmüyor. Çünkü zaman hırsızları kol geziyor.
İstatistikçilerin yalancısıyız. Adamlar ölçmüşler biçmişler ve demişler ki topun oyunda kaldığı süre en fazla 55 dakika ile 65 dakika arasında. Yani her maçta neredeyse yarım saat boşa gidiyor. Nitekim buna önlem almak isteyen futbol yöneticileri, esnemiş uzatma dakikalarıyla kayıp zamanı telafi etmeye çalışıyorlar. Ama oyuncular yine bir yolunu bulup herkesi oyalamayı başarıyor.
Peki bu nasıl gerçekleşiyor? Futbol seyreden herkesin bu soruya yığınla cevabı vardır. Ne de olsa 'topun oyunda olmadığı süre', 'vakit geçirme' gibi kavramları yakından tanıyoruz. Ve biliyoruz, futbolcular profesyonelce oyundan zaman çalar. Peki kaç yolu vardır zaman çalmanın? Ne gibi sonuçlar doğurur? Ne kadar abartılabilir? İşte size çeşit çeşit vakit geçirme biçimleri.
Kaleci oyunları: Bu oyunun en becerikli zaman geçiricileridir kaleciler. Top bir kez dışarı çıkmaya ya da kale alanı içinde bir serbest vuruş verilmeye görsün, sanki siyatikleri varmış gibi ağırlaşırlar. Eskiden, yani top toplayıcıların topu hemen oyun alanına iade etme durumu yokken, her topu almaya gidişleri sanki buluğ çağında yataktan kaldırılıp bakkala gönderilen çocuklar gibi zorla olurdu. Bu 'halsiz' tavırdan ibaret değildir kalecilerin zaman geçirme taktikleri. Sinirli görünerek zamanı yiyenler vardır bir de. Pozisyon vermiş defansa uzun uzun bağırırlar mesela. Kimse üzerine alınmaz ama. Çünkü bu bir danışıklı dövüştür. Hakem ihtar edene kadar sakinleşmezler. Düşünün kalecilerin yediği zaman yüzünden futbolda geri pası yasakladı FIFA. O kadar yani! Ama onlar yılmadılar. Hala fırsatını bulduklarında kendilerine yavaşçacık gelen topu mümkün olan en geç zamanda ellerine alıyorlar ki zaman geçsin. E ben sana daha ne diyeyim?
Futbolda Zaman HırsızlarıCezası: Kalecilerin en yaygın sarı kart görme pozisyonudur zaman geçirme. "Bu yüzden kart görmemiş kaleci yoktur" derler. Hak etmişlerdir.
Sakatlanma: Futbolda yaygın zaman geçirme hastalığıdır sakatlanma. Galip takımın oyuncuları bir anda bünyesel olarak bir hassasiyet yaşamaya başlar ve vücutlarına yapılan her temas onları yere devirecek kadar zayıf düşürür. Garibim FIFA bunlarla da uğraşmış ve sakatlanmaları belli prensibe bağlamıştır.
Bundan sonra sakatlanan oyuncuya mutlaka sedye getirilmekte ve oyuncunun tedavisi dışarıda sürmektedir. Böylece takımlar zaman geçirme uğruna bir süre 10 kişi kalacaklardır. Ama kimin uğrunda? Herkese soluklanma gerektirecek zor anlarda, mutlak suretle önde giden takımdan birileri sakatlanır. Oyun durur. Hakem onun yanına koşar. Durum ciddiyse sağlık görevlilerini çağırır. Sağlık görevlileri de can çekişmekte olan ama birazdan sihirli soğutucudan çıkacak iki fısfısla dipdiri oyuna dönecek olan oyuncuyu kenara alırlar. Zaman geçer babam geçer.
Cezası: Bir kere artık her sakatlanma oyuna yarım dakika ekletir oldu. Bu yüzden zaman hırsızları dikkatli olmak zorunda. 15 saniye yatıp, yarım dakika uzatma yerlerse hesapları açık verecektir çünkü. Bir de oyunu oyalayayım derken dışarıda olduğu sürede 10 kişi kalan takımına gol yedirenler vardır. Bu ağır bir bedeldir. Artık ya gerçekten sakatlandığını bütün kamuoyuna ispat etmelidir. Ya da diğer maçlarda yedek kalma korkusunu yaşamalıdır.
Ağırdan Alma: Aslında buna zaman geçirme denemez. Çünkü galip durumda olan takım bir şekilde oyunu soğutacak, tempoyu düşürecek aktivasyonlara yönelir, ki hakkıdır. Galip gelmek istemektedir. Durum lehinedir. Yapacak tek şey vardır. Maçın temposunu soğutmak, hatta soğurmak. Yan paslar, geriye paslar, oyunun her duruşunda kağnı kilometre hızla hareket etmeler. Hakemle uzun diyaloglar... Bu böyle uzar gider, ki başarılı olurlarsa maç da biter.
Cezası: İki türlü cezası vardır. Ya oyalamanın tadını kaçırır ve kendi seyircileri tarafından ıslıklanırlar. Ya da oyalayayım derken golü yerler. Ki durum 1-0'ken golü yemişlerse yanmıştır gülüm keten helva.
Topu Çizgide Oyalama: Çok eski çağda kaldığı zannedilen bir zaman çalma taktiğidir. Babalar, amcalar ve dedelerin bu hareketle ilgili olarak efsanevi hikayeleri vardır.
Söylenene göre Fenerbahçe İngiltere şampiyonu Manchester City'yi elerken Can Bartu topu dakikalarca çizgi üzerinde tutmuş ve rakip her dokunduğunda top yine Fenerbahçelilere geçmiştir. Tarihin tozlu sayfalarında kaldığı düşünülen bu hareket ne yazık ki son yıllarda yeniden hortlamıştır. Özellikle kritik kupa maçlarında sürekli başvurulan bir yol olmuştur. Belki beceri ister ama çok zahmetli, izlemesi çok sıkıcıdır ve üzücüdür.
Cezası: Aslında cezası falan yoktur. Çünkü oyunun bir parçasıdır. Ama böyle zaman çalan oyuncuya rakip takım oyuncuları hiç de sevgiyle yaklaşmazlar. Nitekim böyle yapayım derken aldığı darbeyle sakatlanan oyuncular da vardır.