Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem Uyeol
Hoş Geldiniz!
Size Daha İyi Bir Hizmet Everebilmemiz İçin Sitemize Üye Olmanız Gerekmektedir..!

*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?
1.Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz..
2.İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz..
3.Sitemizde Online Olarak Chat Yapabilirsiniz..
4.Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz..
Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem Uyeol
Hoş Geldiniz!
Size Daha İyi Bir Hizmet Everebilmemiz İçin Sitemize Üye Olmanız Gerekmektedir..!

*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?
1.Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz..
2.İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz..
3.Sitemizde Online Olarak Chat Yapabilirsiniz..
4.Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Sayfayı FaceBook'ta Paylaş

 

 Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
0rkn*
Üye
Üye
0rkn*


Erkek
Kova Domuz
Kayıt tarihi : 11/07/09
Mesaj Sayısı : 367
Nerden : Zonguldak
İş/Hobiler : Arasıra Bizim Telefoncuda Dururum xD / Bilgisayar,Playstation,Oyun Vs. ...
Lakap : GamßLer , BLooDReeD , T-ßack
Ruh Hali : Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem Tehlik10
Tuttuğu Takım : Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem Gs190510
Uyarı : Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem 210

Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem Empty
MesajKonu: Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem   Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem I_icon_minitimePaz Tem. 12 2009, 10:20

Uzaydan gelen mesajlar. İlaç özelliği olan su. Bir metal parçasından elde edilen sınırsız enerji. Güneş sisteminin kenarındaki devasa cisim. Bütün bu gerçek dışı görünen olaylar bilimsel birer gözlem ama açıklaması yok...

10) KUIPER UÇURUMU

Güneş sisteminin iyice uç noktalarına doğru yol alırsanız *Pluto'nun ötesine geçerseniz- çok tuhaf bir şeyle karşılaşırsınız. Birden, Kuiper kuşağını *buz tutmuş kayalarla kaplı uzay bölgesi- geçtikten hemen sonra artık hiçbir şey yoktur.

Astronomlar bu bölgeye Kuiper uçurumu adını veriyor, çünkü kaya yoğunluğu birden bire bu bölgede azalıyor. Bu nasıl oluyor? Bunun tek yanıtı 10. gezegen olabilir. Bu arada Quaoar veya Sedna'dan bahsetmiyoruz. Dünya veya Mars kadar büyük olabilen bu masif nesne, bölgeyi çer-çöpten temizliyor olabilir.

Colorado, Boulder'deki Southwest Araştırma Enstitüsü'nden Alan Stern, "GezegenX"in varlığı ile ilgili kanıtların giderek inandırıcı bir boyuta ulaştığını belirtiyor. Hesaplamalar böyle bir gezegenin, Kuiper uçurumunun varolma nedeni olabileceğini düşünse de, kimse bu gizemli 10.gezegeni görmüş değil.

Ancak bunu da açıklayabiliriz. Kuiper kuşağı Dünya'dan çok uzak olduğu için işe yarar bir görüntü almak zordur. Bölge hakkında bir şey söylemeden önce oraya gidip bu kuşağa bir göz atmak gerekir. Ancak bu da bir on yıldan önce olmaz. Haber7'nin Cumhuriyet bilim teknik dergisinden alıntıladığı bilgilere göre. NASA'nın Kuiper kuşağı ve Pluto'ya doğru yol alacak olan New Horizon uzay aracı, 2006 yılının ocak ayında fırlatılacak. 2015 yılından önce Pluto'ya ulaşamayacak olan uzay aracı, ancak o zaman bu bilinmeyen bölgeyle ilgili bilgi gönderebilecek. Bu arada Kuiper uçurumunun ne olduğunu öğrenmek isteyenlerin yapacağı tek şey, uzayı izlemek.



11) 28 YILDIR AÇIKLAMA BEKLEYEN SİNYAL

Bu sinyal 37 saniye sürdü ve uzaydan geldi. 15 Ağustos 1977 tarihinde Columbus'taki Ohio State University'den astronom Jerry Ehman, Ohio State'in "Big Ear" adı verilen radyo teleskobunun kaydettiği sinyali görünce şaşkınlıktan küçük dilini yutuyordu. Ne var ki aradan geçen 28 yıla karşın kimse bu sinyali neyin gönderdiğini çözemedi. Ehman, diyor.

Yay (Sagittarius) takımyıldızı yönünden gelen radyasyon pulsu, 1420 megahertz radyo frekansı aralığı içindeydi. Bu frekans, uluslararası antlaşmalar gereğince yayın yapılması yasaklanan bir radyo frekansı içinde yer alıyor. Gezegenlerden gelen termal emisyonlar gibi doğal kaynaklı radyasyonlar, genellikle daha geniş frekansları kapsar. Peki bu sinyali ne göndermiş olabilir?

Bu yöndeki en yakın yıldız 220 ışık yılı uzaktadır. Eğer sinyal buradan gelmiş olsaydı, çok daha güçlü bir astronomik olay meydana gelmiş olurdu -veya çok gelişmiş bir verici kullanan uzaydaki ileri bir uygarlıktan geliyor da olabilir.

Bu tarihten sonra gökyüzünün o dilimi yüzlerce kez tarandı. Ve bir kez daha o sinyale rastlanmadı. Ancak Big Ear teleskobunun, herhangi bir zamanda, gökyüzünün milyonda birini taradığını düşünürsek, aynı dilim içinde yayın yapan uzaylı bir vericinin yeniden tespit edilmesinin de çok zor olduğu anlaşılır.

Başkaları bunun çok basit ve sıradan bir açıklaması olduğunu düşünüyor. SETİ projesinde görev alan bilim adamlarından Dan Wertheimer, bu sinyalin kirliliğin bir sonucu olduğunu düşünüyor. Başka bir deyişle bu, Dünya'daki bir vericiden kaynaklanan radyo frekansı enterferansı (parazit) olabilir.Wertheimer, "Buna benzer pek çok sinyale rastlıyoruz. Bu tür sinyallerin genellikle enterferans olduğunu anlıyoruz" diyor.



12) ASLINDA SABİT OLMAYAN SABİTLER

1997 yılında, Sydney'deki New South Üniversitesi'nden astronom John Webb ve ekibi uzaktaki bir kuasardan (çok uzakta olan ve çok kuvvetli radyo dalgaları gönderen gökcismi) Dünya'ya gelen bir ışığı analiz etti. 12 milyar yıllık yolculuğu sırasında bu ışık, demir, nikel ve krom gibi metal bulutları arasından geçmiş olmalıydı. Ve bilim adamları bu atomların, kuasar ışığın fotonlarının bir kısmını emdiğini keşfetti.

Eğer bu gözlemler doğruysa, alfa adı verilen hassas yapı sabitinin, ışık bulutlar arasından geçerken farklı değerlere sahip olduğu varsayımı ortaya çıkar.

Ancak bu fiziğe ihanet anlamına gelir. Alfa, ışığın maddeyle nasıl etkileşim içine girdiğini belirleyen çok önemli bir sabittir. Dolayısıyla değişmemesi gerekir. Bunun değeri , elektronun yüküne, ışığın hızı ve Planck'ın sabitine bağlıdır. Bunlardan biri değişmiş olabilir mi?

Fizikçilerin hiçbiri bu ölçümlerin doğruluğuna güvenmek istemedi. Webb ve ekibi sonuçlarında bir yanlışlık olup olmadığını inceliyor. Ancak şu ana kadar bir hataya rastlamadılar.

Webb'in bulguları alfa ile ilgili bilgilerimize meydan okuyan tek fenomen değil. Bugün Gabon, Oklo'da bulunan ve 2 milyar yıl önce aktif olan, bilinen tek doğal nükleer reaktör, ışığın madde ile etkileşimi ile ilgili bir şeyin değiştiğini gösteriyor. Los Alamos National Laboratory'den Steve Lamoreaux ve ekibi, Oklo'nun başlangıcından bu yana alfanın yüzde 4'ten fazla azaldığını ileri sürüyor.

Ancak Paris'teki Institute of Astrophysics'ten astronom Patrick Petitjean , Şili'deki Very Large Teleskope (VLT) tarafından saptanan kuasar ışığı analiz edince, alfanın değiştiğine ilişkin herhangi bir bilgiye ulaşmadıklarını bildirdi. Bu arada VLT'ın ölçümlerini inceleyen Webb, Paris ekibinin daha gelişmiş bir analize ihtiyaçları olduğu sonucuna vardı. Bu ölçümler üzerinde çalışan Webb ve ekibi bu yılın sonlarına doğru anomaliyi çözdüklerini açıklayabilirler.



13) SOĞUK FÜZYON

16 yıldan sonra soğuk füzyon yeniden gündemde. Aslında, soğuk füzyon hiçbir zaman gündemden düşmemişti. 1989 yılından sonraki 10 yıl boyunca , ABD Deniz kuvvetleri laboratuvarlarında, nükleer reaksiyonların, oda sıcaklığında, tükettiğinden fazla enerji üretip üretmeyeceğini *yalnızca yıldızların içinde meydana geldiği varsayılan- araştırmak için 200'den fazla deney yürütüldü.

Kontrollü soğuk füzyon sayesinde dünyanın enerji sorunu anında sona erer. Aralık ayında Amerikan Enerji Bakanlığı yeni soğuk füzyon deneyleri için yeni önerilere açık olduğunu bildirdi.

Enerji Bakanlığı'nın 15 yıl önce yayımlanan ilk raporu, Utah Üniversitesi'nden Martin Fleischmann ve Stanley Pons 'un orijinal soğuk füzyon sonuçlarının yenilenmesinin mümkün olmadığını açıklıyordu. Dolayısıyla bu sonuçlar yanlış da olabilirdi.

Soğuk füzyonun temel iddiası şuydu: Paladyum elektrotları ağır suya *oksijenin hidrojen izotop döteryum ile birleştirilmiş hali *batırıldığı zaman ortaya çok büyük miktarda enerji çıkacaktı. Elektrotlara elektrik verildiği zaman, döteryum çekirdeklerinin paladyumun moleküler kafesine doğru ilerleyeceği, bunların doğal itme kuvvetini ortadan kaldırarak birbiriyle kaynaşacağı varsayılıyordu. Sonuçta bir enerji patlaması yaşanacaktı. Burada sorun füzyonun oda sıcaklığında gerçekleşmemesiydi.

Washington DC'deki George Washington Üniversitesi'nden mühendis David Nagel 'e göre bu sorun değil. Süper iletkenlerin açıklanmasının 40 yılda açıklandığına dikkat çeken Nagel, soğuk füzyonu bu aşamada reddetmenin yanlışlığına değiniyor
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M~B~Ç
Admin
Admin
M~B~Ç


Erkek
Aslan Ejderha
Kayıt tarihi : 16/05/08
Mesaj Sayısı : 6804
Nerden : nereye
İş/Hobiler : webmaster
Ruh Hali : Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem Yasasi10
Tuttuğu Takım : Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem Gs190510
Uyarı : Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem 110

Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem Empty
MesajKonu: Geri: Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem   Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem I_icon_minitimeSalı Tem. 14 2009, 12:11

vay be..

saol
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://belgelerim.soglam.net
TheExploited
Admin
Admin
TheExploited


Erkek
Yengeç Kaplan
Kayıt tarihi : 22/05/08
Mesaj Sayısı : 3147
Nerden : Hiç olmadığım yerden
İş/Hobiler : Değişken (:
Ruh Hali : Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem Deli10
Tuttuğu Takım : Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem Gs190510
Uyarı : Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem 110

Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem Empty
MesajKonu: Geri: Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem   Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem I_icon_minitimeCuma Tem. 17 2009, 11:00

saolasın..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bilimin Açıklayamadığı 4 gözlem
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Her Telden Muhabbet :: Garip ve Gizemli Olaylar-
Buraya geçin: