M~B~Ç Admin
Kayıt tarihi : 16/05/08 Mesaj Sayısı : 6804 Nerden : nereye İş/Hobiler : webmaster Ruh Hali : Tuttuğu Takım : Uyarı :
| Konu: Harf Devrimi Çarş. Tem. 01 2009, 14:26 | |
| Harf Devrimi, Türkiye'de 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı "Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun"un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak verilen isimdir. Bu yasayla o güne kadar kullanılan Arap Alfabesi'nin yerine, Latin Alfabesi'nin Türkçe'ye uyarlanmış bir biçimi kabul edildi.
Yeni bir alfabenin gerekliliği aslında 19. yüzyılın ikinci yarısından beri tartışılmaktaydı. Arap alfabesinin değiştirilmesi yönelik ilk öneri, 1851 yılında Ahmet Cevdet tarafından getirilmişti. Daha sonra, 1863 yılında Feth-Ali Ahundzade ünlü sesleri temsil eden harflerin alfabeye alınmasını önerdi. Meşrutiyet dönemi aydınları da Arapça harflerin, en azından baskıda ayrı ayrı basılması konusunda hemfikirdiler. Enver Paşa bu yönde Huruf-u Munfasıla adıyla bilinen bir sistem geliştirmişti.
Enver Paşa'nın sistemi yaygınlaştırılmaya çalışılırken, bir yandan da kimi aydınlar Latin alfabesinin Türkçe'ye uyarlanmasını tartışıyorlardı. Aslında bu görüş yine Ahundzade kaynaklıydı. 1863'teki önerisi Osmanlı makamlarınca reddedildikten sonra, Feth-Ali Ahundzade bu kez de bu görüşü ortaya atmıştı. Ayrıca Kiril alfabesi kökenli bir de alfabe hazırlamıştı.
Şemseddin Sami ve kardeşi Abdül Bey yine Arap alfabesi kullanan ama anadili Arnavutça olanlar için Latin ve Yunan harflerinden oluşan bir alfabe geliştirmişlerdi. Hüseyin Cahit de bu girişimi destekledi ve Türklerin de aynısını uygulamalarını önerdi. Bu konuda fetva çıkarılmasını isteyen Arnavutlara'ysa yanıt olarak Kuran'ın ayrı ayrı yazılan Arap harfleriyle basılması gibi, Müslüman okullarında Latin harflerinin öğretilmesinin de Şeriat'a aykırı olacağı söylendi.
1914 yılında Kılıçzade Hakkı'nın yayınladığı Hürriyet-i Fikriye, Serbest Fikir ve Uhuvvet-i Fikriye adlarıyla bilinen dergide çıkan beş imzasız makale Latin harflerinin yavaş yavaş kullanılmalarını öneriyor ve bu değişikliğin kaçınılmaz olduğunu ileri sürüyordu. Ancak dergi bu makaleler nedeniyle Talat Paşa tarafından yasaklandı.
28 Mayıs 1928'de TBMM, 1 Haziran'dan itibaren resmi daire ve kuruluşlarda uluslararası rakamların kullanılmasına yönelik bir yasa çıkarttı. Yasaya önemli bir tepki gelmedi. Yaklaşık olarak bu yasayla aynı zamanda da harf reformu için bir komisyon kuruldu.
Komisyonun tartıştığı konulardan biri Arapça'daki kaf ve kef harflerinin yeni Türkçe alfabede k ve q harfleriyle karşılanması önerisiydi. Ancak bu öneri ****** tarafından reddedildi ve q harfi alfabeden çıkartıldı. Yeni alfabenin hayata geçirilmesi için 5 ile 15 senelik geçiş süreçleri öngören komisyonda bulunan Falih Rıfkı Atay'ın aktardığına göre ****** "bu ya üç ayda olur, ya da hiç olmaz" diyerek zaman kaybedilmemesini istedi. Alfabe tamamlandıktan sonra 9 Ağustos 1928'de ****** alfabeyi Cumhuriyet Halk Partisi'nin Gülhane'deki galasına katılanlara tanıttı. 11 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı hizmetlileri ve milletvekillerine, 15 Ağustos'ta da üniversite öğretim üyeleri ve edebiyatçılara yeni alfabe tanıtıldı. Ağustos ve Eylül aylarında da ****** farklı illerde yeni alfabeyi halka tanıttı. Bu sürecin sonunda komisyonun önerilerinde, kimi ekleri ana sözcüğe birleştirme amaçlı kullanılan tirenin atılması ve şapka işaretinin eklenmesi gibi kimi düzeltmeler yapıldı.
8-25 Ekim tarihleri arasında resmi görevlilerin hepsi yeni harfleri kullanımla ilgili bir sınavdan geçirildi. 1 Kasım 1928'de de tüm resmi daire ve kamu kuruluşlarında yeni alfabenin kullanılmasını zorunlu kılan yasa kabul edildi. Yasaya göre yeni alfabe 1 Ocak 1929'dan itibaren kullanılmaya başlanacak, belirli bazı kategorilerdeki yazılar için 1 Haziran'a kadar ayrıcalık tanınacaktı. Halk tarafından yapılan başvurularda da eski yazı bu tarihe kadar kabul edilecekti. Okul ve ders kitaplarında da eski yazı tümüyle yasaklanıyordu. | |
|