Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler Uyeol
Hoş Geldiniz!
Size Daha İyi Bir Hizmet Everebilmemiz İçin Sitemize Üye Olmanız Gerekmektedir..!

*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?
1.Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz..
2.İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz..
3.Sitemizde Online Olarak Chat Yapabilirsiniz..
4.Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz..
Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler Uyeol
Hoş Geldiniz!
Size Daha İyi Bir Hizmet Everebilmemiz İçin Sitemize Üye Olmanız Gerekmektedir..!

*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?
1.Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz..
2.İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz..
3.Sitemizde Online Olarak Chat Yapabilirsiniz..
4.Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Sayfayı FaceBook'ta Paylaş

 

 ******'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
M~B~Ç
Admin
Admin
M~B~Ç


Erkek
Aslan Ejderha
Kayıt tarihi : 16/05/08
Mesaj Sayısı : 6804
Nerden : nereye
İş/Hobiler : webmaster
Ruh Hali : Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler Yasasi10
Tuttuğu Takım : Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler Gs190510
Uyarı : Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler 110

Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler Empty
MesajKonu: ******'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler   Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler I_icon_minitimeÇarş. Tem. 01 2009, 14:20

******ün Siyaset İlmi, Devlet İdaresi sözleri...






Siyaset İlmi, Devler İradesi..

Prensibimiz hiç kimseyi, olayların sivrilttiği kişiler etrafında eli
göğsünde durdurmak gayesini hedef almaz.

Asla hatırdan çıkarmamalısınız: Bizim en büyük kuvvetimizi, bugün de
yarın da dürüst, açık bir siyaset ve sözlerimize bağlılık teşkil
edecektir.

Benim havarîlerim yoktur. Memleket ve millete kimler hizmet eder ve
hizmet liyakat ve kudretini gösterir ise, "havari" onlardır.

Asla hatırdan çıkarmamalısınız: Bizim en büyük kuvvetimizi, bugün de
yarın da dürüst, açık bir siyaset ve sözlerimize bağlılık teşkil
edecektir.

Şu ve bu tarzda, birtakım kuş beyinli kimselere kendinizi beğendirmek
hevesine düşmeyiniz, bunun hiçbir kıymeti ve ehemmiyeti yoktur. Eğer
şunun bunun güleryüz göstermesinden kuvvet almaya tenezzül ederseniz,
halinizi bilmem, fakat geleceğiniz çürük olur. ( 1908 )

En iyi siyasetin her türlü anlamıyla en çok kuvvetli olmakta
bulunduğunu kabul ederim. En çok kuvvetli olmak tabirinden amacın,
yalnız silah kuvveti olduğunu zannetmeyiniz. Aksine, asker olmama
rağmen bu bence, kuvvetten elde edilen neticeyi meydana getiren
etkenlerin sonuncusudur. Benim amacım manevi, ilmi, ahlaki ve teknik
yönden kuvvetli olmaktır. Bu saydığım niteliklerden yoksun olan bir
milletin bütün kişilerinin en son silahlarla donatıldığını varsaysak
bile kuvvetli olduğunu kabul etmek doğru olmaz. ( 1918 )

Bir devlet adamı, kendi insanî hislerine tabi olarak devlet
meselelerini halledemez, o yetkiye sahip değildir. Memleket kimsenin
malı, mülkü değildir. Yalnız, biz Türkler memleket ve milletin
idaresini elimize aldığımız zaman, yetki ve sorumluluğumuza verilen
yüksek seviyeli devlet işlerini yabancılarla çözümlemeyi kural (
gelenek ) kabul ediyor ve bu tutumumuzla bir çocuk gibi aldanıyoruz. (
1918 )
İnsan yaşadığı, bulunduğu ve çalıştığı muhit içinde, o devri sevk ve
,idare edenlerle beraber ve bir görüşte olursa aynı muhit ve devrin
adamı olmaktan çıkamaz. ( 1918 )

Hakikati konuşmaktan korkmayınız. ( 1918 )

Siyasî kavgaların çoğu neticesizdir. Fakat toplumsal çalışma her vakit
için verimlidir. Bizim aydınlar buna çalışmalı. Neden Anadolu'ya gelip
uğramazlar? Neden milletle doğrudan doğruya temesta bulunmazlar?
Memleketi gezmeli, milleti tanımalı. Eksiği nedir görüp göstermeli.
Milleti sevmek böyle olur. Yoksa lâfla sevgi fayda vermez.( 1919 )

Bence muhalefet saygıdeğerdir. Çünkü o da bir inceleme, bir inanç
ürünüdür. Fakat yapılacak itirazlar akla uygun, ılımlı ve haklı
sebeplere dayanmıyorsa muhalefet değersiz olur. ( 1919 )

Memleket olmazsa parti kaç para eder. Öncelikle memleket esenliğe
çıkmalı ki partiler de ondan sonra bir siyasi, bir sosyal esasa,
düşünceye dayanarak kurulabilsin. ( 1919 )

Millete dost görünüp de ilk fırsatta iktidara geçtikten sonra onun
gerçek ihtiyaçlarını düşünecek yerde memleketi kendi istediği yolda
götüren, laf anlamayan, yetkililerin uyarılarına kulak asmayan,
millette mevcut kuvvetleri şahsına bağlamaya çalışan kahraman yüzlü
insanlardan hayli zarar görüldü. ( 1919 )

Yemin mukaddes bir sözleşme demektir. Namus sahibi olan bir kimse verdiği sözden dönmez. ( 1919 )

Memleket ve millet işlerinde, radikal hareket etmek ve açık olmak lâzımdır. ( 1919 )
Millete efendilik yoktur. Hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur. ( 1921 )

Memleket işlerinde, millet işlerinde, gerçek işlerde duyguya, hatıra,
kardeşliğe ve dostluğa bakılmaz. ( 1921 )

Dünyda hükümet için yasal yalnız ve tek bir esas vardır. O da
karşılıklı görüşme ve danışmadan ibarettir. Hükümet için ilk ve esas
şart yalnız ve yalnız karşılıklı görüşme ve danışmadır. ( 1921 )

Her ne suretle olursa olsun, hizmet edenler milletten büyük ödüller
bekliyorlarsa kesinlikle doğru bir harekette bulunmuş olmazlar.
Milletten çok şey istememeliyiz. Hizmet edenler vazifelerini yerine
getirmekten başka bir şey yapmamışlardır. ( 1921 )

Bir millete, özellikle bir milletin yönetiminden sorumlu bulunan
yöneticilerin kişisel ihtirasları, kişisel münakaşaları milli ve vatani
vazifelerin gerektirdiği yüce duyguların üzerine çıkacak dereceye
varmış olan memleketlerde, dağılmaktan ve batmaktan kurtulmak mümkün
değildir. ( 1921 )

Millet ve memleketten kaynak ve dayanak almayan ve onun gerçek
çıkarları ile hiç ilişkisi olmayacak şekilde ya sırf teorik veya hissi
şahsi programlar etrafında parti kurmaya kalkışacak insanların, millet
tarafından benimsenme şerefine erişeceklerini zannetmiyorum.

Benim bütün çalışmalarda ve yapılan işlerde hareket kuralı saydığım bir
şey vardır. O da meydana getirilen kurum ve kuruluşların şahısla değil,
gerçeklerle yaşatılabileceğidir. Bu nedenle herhangi bir program, şunun
programı olarak değil, fakat millet ve memleket ihtiyaçlarına cevap
verecek düşünce ve tedbirleri içine alması nedeniyle kıymet ve saygı
kazanabilir. ( 1922 )

Gerçi, asıl olan millettir, toplumdur. Onun da umumî idaresi, Meclis'te
belirir; bu her yerde böyledir. Fakat, dertler de vardır. Meclis,
memleket ve devlet işlerini fertlerle, şahıslarla yapmaktadır. Her
devletin işlerini yöneten şahıs ve şahıslar meydandadır. Hakikati
mânasız görüşlerle inkâra yer yoktur. ( 1922 )

Bir hükümet iyi midir, kötü müdür? Hangi hükümetin iyi veya kötü
olduğunu anlamak için, "Hükümetten amaç nedir?" Bunu düşünmek lâzımdır.
Hükümetin iki hedefi vardır. Biri milletin kollanmasını ve ikincisi
milletin refahını temin etmek. Bu iki şeyi temin eden hükümet iyi,
edemeyen kötüdür. ( 1923 )

Hükümetin varlığının sebebi, memleketin güvenliğini, milletin huzur ve
rahatını temin etmektir. Bütün memlekette istikrarlı bir güvenlik
egemen olmalıdır. Millet büyük bir huzur ve emniyet içinde rahat
bulunmalıdır. Memleketimizin herhangi bir köşesinde halkın emniyetini,
devletin bütünlük ve güvenliğini bozmaya kalkışanlar devletin bütün
kuvvetlerini karşılarında bulmalıdırlar. ( 1923 )

İdealimizi açıkça ifade etmeliyiz. Onu imanla duymalı ve onu çok
ısrarla izlemeliyiz. Kişisel çıkarlarımızdan, bencil emellerimizden
sıyrılmayı ancak böyle canlı ve alevli ideal sayesinde başaracağız. (
1923 )

Memlekete hizmet etmek isteyenler açık kalpli olmalıdır. Açık
söylemelidirler. Milletle, milleti sevk ve idare eden insanlar açık
kalple görüşmelidirler. Yapılacak şeyler olduğu gibi ifade olunmalıdır.
Yoksa boş laflarla milleti aldatmak, bozmak demektir. Prensibimiz daima
millete gerçeklerin söylenmesi olmalıdır. Ancak bu usul, milleti
aydınlatabilir. Millete gerçeği açıklayanların kendileri de
aldanmadıklarından emin olmalıdır.

Arkadaşlar! Benim bütün hayatımda izlediğim yöntem budur. ( 1923 )

Şunu kesin olarak bilmek gerekir ki, kazanılan şey hayat ve namustur.
Buna saldırı, hayat ve namusumuza saldırıdır. Her kişinin bu gibi
hareketlere dikkat etmesi ve onlara karşı son derece uyanık bulunması
lazımdır. İşte bu görüşle milletin içinde bir kişi olarak ve tekrar
millet tarafından seçişirsem, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde üye
sıfatı ile çalışmayı vazife olarak kabul ediyorum.

Ne ben ve ne siz şahıslarımız üzerinde durumlar yaratmaya
kalkışmayalım. Biz hepimiz o şekilde çalışalım ki, kuracağımız şey
milli bir müessese olsu. Bu da millete siyasi terbiye vermekle olur. (
1923 )

Bu memlekette çalışmak isteyenler, bu memleketi idare etmek isteyenler
memleketin içine girmeli, bu milletle aynı şartlar içinde yaşamalı ki
ne yapmak gerekeceğini ciddi olarak hissedebilsinler. ( 1923 )
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://belgelerim.soglam.net
M~B~Ç
Admin
Admin
M~B~Ç


Erkek
Aslan Ejderha
Kayıt tarihi : 16/05/08
Mesaj Sayısı : 6804
Nerden : nereye
İş/Hobiler : webmaster
Ruh Hali : Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler Yasasi10
Tuttuğu Takım : Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler Gs190510
Uyarı : Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler 110

Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler Empty
MesajKonu: Geri: ******'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler   Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler I_icon_minitimeÇarş. Tem. 01 2009, 14:20

Biz bugün doğrudan doğruya
milletin ruhuna, vicdanına, eğilimine uygun olan maddi ve esaslı
noktalara dayanıyoruz. Hükümetimiz bir şahsın görüşüne bağımlı olmaktan
uzaktır. Hükümetimiz şahsi görüşlerin olulturulmasına âlet
olmamaktadır. ( 1923 )

Benim ve
hepimizin düşünmeye mecbur olduğumuz şey, gerçekten bu memleket ve
milleti kurtarabilecek beyinlerin, vatansevelerin bir araya gelmesini
sağlamaktan ibarettir. Bu erdemlere sahip bulunan insanlar her nerede
ise ve her ne ise onları bulmak ve milletin alın yazısının çizileceği
meclisin içine koymak lâzımdır.
Davranışların tespitinde akıl, ilim ve tecrübe hakim olmalıdır. Maddi
ve gerçekçi atılımlarda bulunmak zorundayız. ( 1923 )

Bakanlar ki millet vekillerinden oluyor ve olması lazımdır; bunların
mutlaka uzman olmasını sağlamak mümkün değildir. Halbuki her yönetim
sahasında esaslı ve çok bilgili şekilde hareket etmek lâzımdır. Bunu
bakan sağlayamaz. İkincisi uzman bir bakan bulunmuş olsa bile, bunlar
aynı ve devamlı olmadığından değişebilecekleri için, onun yerine
uzmanların uzmanların başladığı işi takip etmek üzere uzman olmayan bir
bakan gelebilir. Bu nedenle işlerde uzman olmalarını bakanlardan
beklememek lazımdır. Genişletilecek çok nokta vardır.

Her bakanlığın emrinde bir uzmanlar heyeti bulundurmak gerekir. Bu
uzmanlar heyetinin durumunun bakan kadar ve belki bakandan daha sağlam
olması lazımdır. Bütün faaliyetlerin projeleri orada düşünülmelidir ve
eğer projeyi bakan yetkisi içinde ise yapar, değilse bakanlar kuruluna
getirir. Onun yetkisi içinde de değilse, Meclise gelir. Ve bu projeler
uzmanlar heyetinin projesi olabilir. Bununla beraber bakan projede
değişiklik yapsa bile faaliyetin ana yönü değişmez.

Üst düzey yöneticilerin siyasetle ilgisine gelince; uygulamaya bakacak
olursak, küçük memurlar değil fakat üst düzey yöneticilerinin özellikle
idare amirleri, iktidarda bulunanların siyasetini takip eder.
Hükümetler siyasi gruplara dayandığı için, iktidara geldiklerinde bütün
üst düzey yöneticilerinin yalnız kendi görüşleri paralelinde
davranmasını arzu ederler. Uygulama budur! ( 1923 )

Bugünkü hükümet iyi midir, kötü müdür? Her hükümet hem iyidir, hem
kötü. Hükümetin iyi veya kötü olduğunu anlayabilmeyi hükümetin kuruluş
amacında aramak lâzımdır.

Amaç, hükümet kuran milletin huzur ve rahatını sağlamaktır. Bunu
sağlayan her hükümet şekli iyidir. Şimdi bugünkü hükümet şekliyle
öncekiler arasında bir karşılaştırma yapalım: Millî olmayan önceki
hükümet milletin rafahını korudu mu? Gerçekte önceki hükümetler birçok
yerler zaptetti. Fakat oralardan geri çekile çekile bugün tespit etmeye
uğraştığımız bir sınıra geldi. Kayıplarımızın yani eski hükümet
şeklindeki kaybımızın derecesini birkaç örnek ile anlayabileceğiz.
Süveyş Kanalı açıldıktan sonra Yemen'de kaybedilen Türk evlâtlarının
miktarı 1,5 milyon civarındadır. Afrika ve Suriye'nin elde tutulması
için feda edilen Türk evlâtları da haddinden fazladır. Milletimiz
baştan ayağa kadar çok fakirdir ve refah ve mutluluktan da uzaktır. 2 -
3 sene önce Samsun'da halk bir miting yapıyordu. Yabancılar halkın
miting yapıp yapmadığına merakla baktıktan sonra "Hayır miting olmadı
bir takım hammal toplandı" demişlerdir. Halbuki efendiler bunlar
yoksulluk ve çaresizlik içindeki milletin fertleri idi. Milletin refah
ve mutluluğunu temin etmeyen hükümet zararlıdır, kötüdür ve terketmek
lazımdır. Fakat biz onu kolay kolay terkedemedik. Ve millet ondan
kurtulabilmek için çok fedâkârlık yapmıştır ve daha çok fedâkârlığa
lüzum vardır. Bugünkü hükümet şeklimiz iyi midir? İyidir. ( 1923 )

Milli amaçlardan çok şahsi çıkarlar esasına dayalı siyasi kuruluşlardan
ve bu kuruluşların kandırmalarından, çatışmalarından doğmuş olan
şekillerin halen cezasını çekmekte olan milleti aynı nitelikte birtakım
yararsız, basit faaliyetlere yöneltmek kadar büyük günah yoktur.

Bu ifade ile belirtilmek istenen şudur; ismi parti olan halk
kuruluşundan amaç milletten bir kısmının, halktan bazılarının diğer
kişi ve sınıfların zararına çıkar sağlamak değildir. Belki birbirinden
ayrı ve birbirinin dışında olmayıp halk adı altında bulunan tüm milleti
birlik ve beraberlikle ortak ve genel olan gerçek refaha ulaştırmak
için faaliyete getirmektir. ( 1923 )

İçinizde memleketi ve milleti en çok seven, aklına, anlayışına,
vicdanına en çok güvendiğiniz insanları seçiniz. Ancak bu sayede meclis
sizin arzularınızı yapmaya, layık olduğunuz refahı sağlama gücüne sahip
olacaktır. ( 1923 )

Ben öyle bir parti kurulmasını düşünüyorum ki, bu parti milletin bütün
sınıflarının refah ve saadetini sağlamaya yönelik bir programa sahip
olsun. Milletimizin şartları buna uygundur. ( 1923 )

Bu milletin siyasi partilerden çok canı yanmıştır. Şunu arzedeyim ki,
diğer memleketlerde partiler mutlaka ekonomik amaçlar üzerine kurulmuş
ve kurulmaktadır.

Çünkü o memleketlerde çeşitli sınıflar vardır. Bir sınıfın Bir sınıfın
çıkarını korumak için kurulan siyasi bir partiye karşı diğer bir
sınıfın çıkarını koruma amacıyla bir parti kurulur. Bu çok doğaldır. (
1923 )

Partinin programı bütün millete refah ve mutluluk sağlamaya yönelik
olacaktır. Görüşlerimizi beraber çalışmak istediğimiz insanlardan
oluşan partiye bildirmek lazımdır. Bir de bu partinin memleketeki bütün
teşkilatının aynı esasları tamamen benimsemesi sağlanmalıdır. Yoksa
halkı kendi haline bırakacak olursak bir adım ileri atılamaz; program
elimizde kalır. Bütün milleti akılcı bir çalışma programı ile
ilgilendirmek faydalı, verimli olur. ( 1923 )

Mesele programdadır. Ve isim değişikliği ile kimseyi aldatamayız.
Ortaya koyacağımız milletin programı olacak. Memleketin tümünün
yararına ve ona hizmet eden bir program yapılmalıdır...

Partinin programı belirli ve kesin olursa, partiye dahil olanlar o
programı ya takip eder, ya etmez! Ve belki ilk kuruluş döneminde böyle
olacaktır. Fakat ergeç fikir ve hareketlerde birleşme ve dayanışma
sağlanacaktır. Siyasi terbiye, siyasi ahlak lüzumunu hissettirecektir.
Böyle bir parti millet için bu görüş açısından bir ekol olacaktır. (
1923 )

Ben istiyorum ki, program milletin ihtiyaçlarına uygun olsun. Bu
programla, bu memleketle ve bu milletle ilgili olan bütün aydınların
ihtisas sahiplerinin ilgisi olsun. O zaman bu, benim programım değil,
bütün milletin programıdır, hepinizin programıdır. Bütün millet o
programın içinde kendi hissini, kendi fikrini görecektir. Doğal olarak
böyle bir programı ortaklaşa takip etmek için bir heves ve gayret de
meydana gelecektir. Ve zaten gerçek bir program da bence başka türlü
olamaz. Yalnız bir adamın ihtisası çok şey bilemeye yeterli değildir.
Geri kalmış bir milleti kalkındırmak için takip edilecek görüşleri
yoğun bir şekilde ifade etmek de o kadar kolay değildir. Yalnız bu
memlekete ait bilgi ile de yetinilemez. Çeşitli ve gelişmiş milletlerin
yaşamalarındaki safhaları bilmek gereklidir. ( 1923 )

Siyasi teşkilatlanmada partiler ekonomik amaçlara dayanarak oluşurlar.
Parti kurulmasından başka bir amaç yoktur. Başka amaçla kurulan
partiler gerçek parti değildir. Onlar hırs, çıkar ve çapulcu
partilerdir. O halde biz öyle bir parti kuracağız ki, bundan bütün
milletin ayrım gözetmeksizin çıkarını ve korunma vasıtalarını ve
mutluluğunu sağlamayı vazife edinebilsin. ( 1923 )

Partinin programı sadece bir kişinin kafasından çıkamaz. Onun için
memleketimizin bir çok bölgesini incelemiş ve ihtiyacını görmüş,
Avrupa'daki ilerleme ve uygarlaşma derecesini incelemiş kişilerden
yararlanmak lazımdır...

Program yaparken hayallere de kapılmamak gerekir. Bu nedenle biz
haddimizi ve teşebbüsümüzde atacağımız adımın derecesini düşünerek
program yapmalıyız! Bizim şimdiye kadar işlerimizdeki başarısızlık,
gerçekleşmeyecek istekler ve hayaller peşinde dolaşmamızdandır. Ölçülü
ve akla uygun bir çerçevede kalmalıdır. Gerçekçi olmayan şeylere değer
vermemeliyiz! Hedefe ulaşmak için takip edeceğimiz yolu hislerimizle
değil, aklımızla çizmeliyiz! ( 1923 )

Milli egemelik esasına dayalı ve özellikle Cumhuriyet idaresine sahip
bulunan memleketlerde siyasi partilerin varlıkları doğaldır. ( 1924 )
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://belgelerim.soglam.net
M~B~Ç
Admin
Admin
M~B~Ç


Erkek
Aslan Ejderha
Kayıt tarihi : 16/05/08
Mesaj Sayısı : 6804
Nerden : nereye
İş/Hobiler : webmaster
Ruh Hali : Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler Yasasi10
Tuttuğu Takım : Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler Gs190510
Uyarı : Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler 110

Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler Empty
MesajKonu: Geri: ******'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler   Atatürk'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler I_icon_minitimeÇarş. Tem. 01 2009, 14:20

Kendilerine bir milletin
kaderi emanet edilen ( bırakılan ) adamlar, milletin kuvvet ve
kudretini yalnız ve ancak yine milletin gerçek ve sağlanması mümkün
menfaatleri yolunda kullanmaktan sorumlu olduklarını bir an
hatırlarından çıkarmamalıdırlar. ( 1924 )

Yüzyıllardan beri Türkiye'yi idare edenler çok şeyler düşünmüşlerdir,
fakat yalnız bir şeyi düşünmemmişlerdir; Türkiye'yi. Bu düşüncesizlik
yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin uğradığı zararları ancak bir
şekilde karşılayabiliriz: O da artık Türkiye'de Türkiye'den başka bir
şey düşünmemek. Ancak bu düşünceyle hareket ederek her türlü selamet ve
mutluluk hedeflerine ulaşabiliriz. ( 1924 )

Memleket tam bir birliğe muhtaçtır. Sıradan politikacılıkla milleti parçalamak ihanettir. ( 1925 )

Geçmişte, en büyük felâketleri hazırlayan bir geçmişte, çok derin
geçmişlerde bile Türk milletini benliğinden çıkaran bir teşkilât vardı
ki, ona devlet ve hükümet teşkilâtı derlerdi. Millet, hükümet
teşkilâtının görünüşte esiri idi. Bu onun görünen manzarası idi.
Halbuki Tük esaret kabul etmeyen bir millettir, Türk milleti esir
olmamıştır.

Yalnız hükümet başka bir durumda kalmış, millet de hükümete ilgisiz ve
ondan nefret eder bir durumda kalmıştır. İşte bunun için çok felâketler
oldu. Fakat bunların meydana gelişleri devlet, hükümet teşkilâtı
üzerinde oldu. Mahvolan devletler idi ve devlet ölmüştür. Fakat Türk
milleti görüyorsunuz ki, daha kuvvetli, daha şerefli olarak yaşamakta
devam etmektedir. Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan
doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet
teşkilâtı ve hükümettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükümet
millettir ve millet hükümettir. Artık hükümet ve hükümet mensupları
kendilerinin milletten başka bir şey olmadıklarını ve milletin
ilerlemesi, yücelmesi ve ona hizmet eden devlet memurları için
başarılar dilerim. ( 1925 )

Milleti idare prensibimiz, milletin ortak ve genel düşünce ve eğilimine
uymaktadır. Bu düşünce ve eğilimin gerçek ve ciddi olabilmesi, milletin
maddi ve manevi ihtiyaç kaynaklarından gelmesine bağlıdır. ( 1925 )

Ankara hükümet merkezidir. Ve daima hükümet merkezi kalacaktır. ( 1925 )
Memleket ve millet hizmetlerinde önder olmak isteyenlerin ilham kaynağı
milletin hakiki hisleri ve istekleridir. Bizim söz edilmeye değer bir
hareketimiz varsa, o da milletin duygu ve eğilimlerinin varlığına temas
etmeye çalışmaktan ibarettir. Her türlü başarı sırrının, her çeşit
kuvvetin, kudretin hakiki kaynağının milletin kendisi olduğuna
kanaatimiz tamdır. ( 1925 )

Bizim açık ve uygulanabilir gördüğümüz siyaset milli siyasettir.
Dünyanın bugünkü genel şartları ve yüzyılların beyinlerde ve
karakterlerde biriktirdiği gerçekler karşısında hayalperest olmak kadar
büyük hata olamaz. Tarihin ifadesi budur, ilmin, aklın, mantığın
ifadesi böyledir.

Milletimizin güçlü, mutlu ve kararlı olarak yaşayabilmesi için,
devletin her yönüyle milli bir politika izlemesi ve bu politikanın
bünyemize tamamen uygun ve dayalı olması lazımdır. Milli siyaset
dediğim zaman kastettiğim anlam ve işaret etmek istediğim husus şudur:
Milli sınırlarımız içinde, herşeyden önce kendi kuvvetimize dayanıp
varlığımızı koruyarak millet ve memleketin gerçek mutluluğu ve
kalkınmasına çalışmak... Rastgele bitmeyen emeller peşinde milleti
uğraştırmamak, zarara uğratmamak... Medeni dünyadan, medeni ve insanca
muameleyi, karşılıklı dostluğu beklemektir. ( 1927 )

Milli egemenlik esasına göre idare edilen ve medeni devletlerde, kabul
edilmiş ve fiilen geçerli bulunan esas; milletin genel isteklerini en
çok temsil eden ve bu isteklerin bğlı olduğu menfaat ve gerekleri, en
yüksek kudretle ve yetki ile yapabilecek siyasi grubun, devlet
işlerinin idaresini üzerine alması ve bu sorumluluğu en yüksek
liderinin omzuna bırakması prensibinden ibarettir.
Zaten bu şartları kazanamayan bir hükümet vazife yapamaz. Hükümetin
kuvvetli bir grup üyeleri arasında ve fakat birinci derecede
olmayanlarından zayıf bir hükümet yapmak ve onu partinin birinci
liderlerinin emir ve öğütleriyle yürütmeye kalkışmak fikri, elbette
doğru değildir. Bunun feci neticeleri, bilhassa Osmanlı Devleti'nin son
günlerinde görülnüştür. İttihat ve Terakki liderlerinin elinde oyuncak
olan sadrazamlardan ve onların hükümetlerinden, millete gelen zararlar
sayılmayacak kadar çok değil midir?..

Kural ve yöntem olarak milletin çoğunluğunu temsil eden ve özel amacı
belli olan parti, hükümeti kurma sorumluluğunu üzerine alır ve kendi
amaç ve prensiplerini memlekete uygular. ( 1927 )

Bir milletin siyasi geleceğinde mevki sahibi olabilmek için onun
ihtiyacını tesbit ve kudretini takdirde ehliyet sahibi olmak birinci
şarttır. ( 1927 )

Muhterem milletime, şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetişerek başının
üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki asıl cevheri,
çok iyi incelemek dikkatinden, bir an vazgeçmesin! ( 1927 )

Yurt içinde bozgunculuğa ve anlaşmazlığa müsaade etmeyen ve nimet ve
külfeti bütün memlekette her vatandaş için eşit tutan milli sınırları
içinde ekonomik gelişmeye çalışmamızı adamak; İşte iç siyasetimizin
esası bu olacaktır. ( 1927 )

Mecliste, çoğunluğu olan partinin, hükümetin kurulmasını muhalefet ve
azınlıkta bulunan bir partiye bırakması ise asla söz konusu olamaz. (
1927 )

Milletin hatalardan korunması için tek sağlıklı çözüm, düşünce ve
yaptığı işleriyle milletin güvenini kazanmış, siyasi bir partinin
seçimde millete yol göstermesidir. ( 1927 )

"Parti dini fikir ve inançlara saygılıdır" kuralını bayrak olarak eline
alan kişilerden, iyi niyetlilik beklenebilir miydi? Bu bayrak,
asırlardan beri, cahil ve bağnazları, hurafelere inananları kandırarak
özel amaçlar elde etmeye kalkışmamış olanların taşıdıkları bayrak değil
miydi? Türk milleti, asırlardan beri, sonsuz felâketlere, içinden
çıkabilmek için büyük fedakârlıklar gerektiren, pis bataklıklara, hep
bu bayrak gösterilerek sevk olunmamış mıydı?

Cumhuriyetçi ve yenilikten yana olduklarını zannettirmek isteyenlerin,
aynı bayrakla ortaya atılmaları, dini tutuculuğu coşturarak milleti,
Cumhuriyetin, ilerleme ve yenileşmenin tümüne karşı kışkırtmak değil
miydi? Yeni parti, dini inanç ve düşüncelere saygı perdesi altında; biz
halifeliği tekrar isteriz; biz yeni kanunlar istemeyiz; bizce Mecelle
yeterlidir; medreseler, tekkeler, cahil softalar, şeyhler, müritler,
biz sizi himaye edeceğiz; bizimle beraber olunuz. Çünkü Mustafa
Kemal'in partisi halifeliği kaldırdı. İslamiyeti bozuyor. Sizi gâvur
yapacak, size şapka giydirecektir diye bağırmıyor muydu! Yeni partinin
kullandığı formül, bu gericilik feryatlarıyla dolu değildir denilebilir
mi? ( 1927 )

Politika âleminde, birçok oyunlar görülür. Fakat kutsal bir idealin
belirtisi olan Cumhuriyet iderasine, çağdaş harekete karşı cahillik ve
tutuculuk ve her çeşit düşmanlık ayağa kalktığı zaman özellikle
yenilikten ve cumhuriyetten yana olanların yeri, gerçekten yenilikten
ve cumhuriyetten yana olanların yanıdır; yoksa gericilerin ümit ve
faaliyet kaynağı olan taraf değil. ( 1927 )

Milletvekili olarak vazife ve sorumluluk mevkiinde beraber
çalışacağımız arkadaşlarımızın geçen tecrübelerden de yararlanarak
vazifelerini eksiksiz yapacaklarını ve özellikle milletvekilliğinin her
tür düşünceden daha önemli bir millet vekaleti olduğunu ve bunun resmi
ve özel hayatta bile bir çok manevi ve belirli külfetleri bulunduğunu
gözönünden uzak tutmayacaklarını kuvvetle ümit ederim. ( 1927 )

Bizim yüzümüz, her zaman temiz, pâk idi ve daima temiz ve pâk
kalacaktır. Yüzü çirkin, vicdanı çirkinliklerle dolu olanlar, bizim
vatanseverce, vicdanlıca ve namusluca hareketlerimizi küçük ve çirkin
ihtirasları yüzünden, çirkin göstermeye kalkışanlardır. ( 1927 )

Yapmamıza imkân ... olan işleri yapmazsak, tarih bizi tenkit eder. ( 1928 )

Benim isteğim sadece memleket işlerinin Büyük Millet Meclisi'nde açıkça
münakaşa edilmesidir. Büyük Millet Meclisi'nde Türk milletinin gözü
önünde açıkça konuşulamayacak hiçbir iş yoktur. ( 1930 )

Siyasi yaşamımızda partilerin yeniden oluşmaları, ülkede belediye
seçimleri öncesi günlerde meydana geldi. Bu münasebetle dikkati çeken
gelişmeleri gözledik. Bu gözlemlerin kazandırdığı deneyimlerden Türk
milleti, Cumhuriyetin yaşaması ve gelişmesi için istifade etmelidir.
Siyaset sahasında karşılıklı faaliyetin verimli gelişmeleri ancak
vatandaşlar arasında düşmanlık yaratılmasına meydan verilmemesiyle
sağlanabilir. Bunun çareleri, partilerin içine girebilecek samimi
olmayan ve gizli amaçlı unsurların, kanun ötesinde netice isteyen istek
sahiplerinin bütün milletçe nefretle karşılanması ve bir de Cumhuriyet
esası üzerinde çalışan partilerce bu gibilerin faaliyetlerinden daima
uzak kalınmasıdır.

Memlekette basın hürriyetinin de; demokrat bir idareye layık olgunlukta
kullanılmasında daha dikkatli bulunacağını ümit ederim.

Hürriyeti kötüye kullanmanın doğurduğu birçok felâketleri çekmiş olan
bu memlekette, bu dikkate özellikle gerek olduğu kanaatindeyim. ( 1930
)

Milletin şahıslara, kendini unutacak ve kendini kaptıracak kadar tutkun
olması, iyi netice vermez. Bunun tarihte misalleri çoktur. ( 1930 )

Millet tarafından, millet adına, devleti idareye yetkili kılınanlar
için, gerktiği zaman, millete hesap vermek, mecburiyeti, lâubalilik ve
keyfî hareketle uzlaşmaz. ( 1930 )

İç siyasette meydana getirdiğimiz güven ve huzur, vatandaşlara verimli
çalışmalarında gönül rahatlığı ve güven sağlamıştır. Cumhuriyet
kanunlarının ve Cumhuriyet kuvvetlerinin hürmet ve itibarı memleket
için esas destek ve yaptırım olduğu bir daha ispatlanmıştır. ( 1931 )

Yapmaya gücümüzün yetmeyeceği işleri uyuşturucu, oyalayıcı sözlerle
yaparız diyerek millete karşı günlük siyaset takip etmek prensibimiz
değildir. ( 1931 )

Siyasi olarak bağımsızlığını kazanmış bir halkın yaşayış ve geleceğe
yöneliş hareketinde ümitlerini beslemek ve kendi kudretine itimat
hislerini kuvvetlendirmek için ona canlı bir akımın içinde yaşadığı
hissini vermek lazımdır. ( 1931 )

Yapığını bilen ve hizmet yolunda tedbirlerine inanan idealistler
kendimizi eleştiriye açık görmeyi gerekli görüyoruz... dikkat edilecek
nokta olarak gösterdiğim nitelik yalnız laik, cumhuriyetçi, milliyetçi
ve samimi olmaktır. ( 1931 )

Devlet ve hükûmeti, kendi malı ve koruyucusu tanımak, bir millet için büyük nimet ve şereftir. ( 1936 )

Milletler üzüntü ve keder bilmemelidir. Önderlerin vazifesi, hayatı
neşe ve şevkle ( büyük istekle ) karşılamak hususunda milletlerine yol
göstermektir. ( 1937 )
İleri hükümetçiliğin belirgin özelliği, halkı, kudretine olduğu kadar
şefkatine de samimiyetle inandırabilmesidir. Büyük, küçük bütün
Cumhuriyet memurlarında bu zihniyetin en geniş ölçüde gelişmesine önem
vermek, çok yerinde olur... Özel idareler ve belediyeler, büyük
kalkınma savaşımızda başarı oranını arttıracak vazifeler almalı ve
özellikle hayatın ucuzluğunu sağlayacak, yerine göre tedbirler bulmalı
ve yetkilerini tam kullanmalıdırlar. ( 1937 )

Elimizdeki programın ruhu, bizi yalnız bir kısım vatandaşla alâkalı
kalmaktan meneder. Biz, büyük Türk Milleti'nin hizmetindeyiz. ( 1937 )

Takip edilen amaçlar hiçbir zaman kişisel olmamalıdır. Geçmiş
sistemlere bağlı kalanlar ve geleneklerden sıyrılamayanlar hiçbir zaman
modern bir devlet meydana getiremezler. ( 1938 )
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://belgelerim.soglam.net
 
******'ün Siyaset İlmi , Devlet İdaresinde Ettiği Sözler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Türk ve Dünya Tarihi :: Mustafa Kemal ATATÜRK :: Fikir ve Devrimleri-
Buraya geçin: