İsteyin köleniz olsun
26 Ekim 2008 Pazar 11:02
En kötü kocayı bile 8 haftada köle
edebilirsiniz
Bakırköy'de bir apartmanın giriş katındaki imaj ve iletişim danışmanlığı
şirketi... Dairenin apartmandan giriş yapılan kapısı iptal edilmiş, sokaktan
direkt daireye giriş sağlayan bir kapı açılmış; bu kapının önü de yeşilliklerle
kamufle edilmiş... Sebebi ise geldiği görülüp duyulursa Türkiye gündemini
değiştirecek derecede önemli kadınların buraya gelmesi... Buraya gelen
kadınların duyulmaması için sekreter bile çalıştırılmıyor, görülmesin diye hava
karardıktan sonraya randevu verilen kadınlar var.
Evliliğinde problem yaşayan kadınların kocalarından gizli kapısını çaldığı
İnci Yeşilyurt, evden uzaklaşan kocayı verdiği taktiklerle 8 haftada eve
bağladığını öne sürüyor. Bunu ise "
VitrinSİZsiniz" kitabının ardından "
Kocacığım İstersem
Kölem Olursun" adlı kitabında yer verdiği gerçek olaylarla anlatıyor.
Kendinden yardım alan kadınlarla yaşadıklarını ve evliliklerini kurtarma
sürecini, takma isimlerle anlattığı kitabında ilginç detaylar var.
Yeşilyurt, kadınlardan birinin Türkiye'nin tanınmış holding genel
müdürlerinden birinin eşi olduğunu söylüyor. Eşinden fiziksel ve sözlü şiddet
gören Aynur takma adlı kadının, verdiği taktikler sayesinde 8 haftanın sonunda
eşi tarafından günde en az dört kez aranan, yemeğe çıkarılan, sevgi, ilgi ve
şefkat gören bir kadın haline geldiğini söylüyor. Ve kitabın ismini de Aynur'un
eşine söylediği bir sözü koyuyor: "
Kocacığım İstersem Kölem Olursun"
"EVİMİN ASLANI GELMİŞ" DEYİNKadınlar
eşlerini köle mi etsin? Hayır, ama bir kadın isterse bunu da
yapabilir. Türk kadını çok farklı özelliklere sahip. Türk erkeklerinin istediği
fazla bir şey yok. Evinde güleryüz, ilgi ve yatağının sıcak olmasını istiyor.
Kadınlar 'ben erkeği eve nasıl bağlarım' diye düşünmüyor da "Güzelim, iyi ev
kadınıyım, çocuklarıma bakıyorum, niye aldatılıyorum?" diyor. Ama evinde mutlu
olan erkek mutluluğu başka yerde aramaz. Erkek, içindeki eksikliği dışarıda
bulduğu zaman aldatmaya başlıyor.
Evdeki kadında neden bulamıyor?
Erkek yıllar içinde yükselirken kadın sadece ev işi yapıp 'öndeki
ipe beyazları arkaya renklileri asacağım; güzel, kekler, börekler yapacağım;
çocukları temiz giydireceğim, okula göndereceğim'in ötesine geçememişse
aldatılmayı bekleyecek. Erkek bunları bekliyor ama çok fazla da arzulamıyor.
Kadının asli görevi ev işi olmamalı. Eğer erkek kadınla çok mutluysa daha fazla
zaman geçirmek ister; kadına dönüp "Sana bir yardımcı tutalım" bile der. Ama
zaten kadınla mutlu değilse, iyi vakit geçirmiyorsa "İşlerimi yapsın" der.
Çalışan kadın da evden girdiği zaman çalışan kimliğini kapıda
bırakacak.
Bu tek taraflılık gibi anlaşılmaz mı?
Evlilik; aynı yolu sırt sırta verip beraber yürüme başarısıdır.
Kadın ev işlerini, çocukların bakımını öne alıp erkeği geri plana atarsa o zaman
erkeği dışlar. Öncelik erkeğinde olacak. Akşam eve gelince evini isterse pislik
götürsün. Erkeğin gözü, karısının güzel cilveli görüntüsünü, kapıyı açar açmaz
"Evimin aslanı gelmiş" sesini duyduğu zaman ne toz görür ne parkelerin
cilasını... En önemlisi de kadının kültürel gelişimi. Erkeğe yetişmesi
gerekiyor. Kadın televizyonda dedikodu programlarını izliyor, haberleri, bilgi
veren programları izlemiyor, gündemde ne var takip etmiyor. Takip etmediği zaman
erkek kadınla ne konuşacak? Bir süre sonra "Sen ne anlarsın?" demeye başlıyor.
Kadın olarak ekonomiden spora akla gelebilecek her konuda biraz olsun bir şeyler
bilirsek, zaten çenesi düşük varlıklarız, onu süsler püsler önüne koyarız .
KADINLARDA KÜLTÜR SORUNU VAR Ya erkek
çok bilmiş kadın istemiyorsa? Kocanı, eşini, sevgilini tanı!
Tanımak demek; "Hangi yemeği sever, kaç beden gömlek giyer?" demek değildir.
Kocasının hayalinde hangi kadın var, bunu keşfetmesi lazım. Bunları öğrenip ona
göre davranmalı. Kadın bu emeğinin karşılığında istediği her şeyi alır. Ve kadın
bunları yaparken eğer aldatılırsa kesinlikle orada durmayacağını da ima etmeli.
Ama her aldatmada terk edecek diye bir şey yok. Neden aldattığı araştırılmalı.
Eğer erkekte çapkınlık hastalığı, uçana kaçana konma alışkanlığı varsa o adamla
zaten durulmaz, hemen terk etmeli. Ama adam düzgünken; 5 sene, 10 sene sonra
aldatıyorsa hemen terketmeye karar verilmemeli. Bu noktada kadın hır gür
çıkartır, tehditler savurursa baştan kaybeder. Tam tersi kadın da kendine bir
hayat kurmalı sosyal ortamlara, derneklere girmeli. Çocukları hayatının
merkezinden çıkarmalı, babaya yakın tutmalı.
Kadınlar verdiğiniz
taktikleri hemen kabul edebiliyorlar mı? Bana gelenlerle ilk
seansımız ağlamakla geçiyor. Kadın kendini çok mağdur, saçını süpürge etmiş ama
kaybetmiş olarak görüyor. Kendi hatalarını görmüyor. Önce kadının imajına daha
sonra da beyninin ne kadar dolu olduğuna, kültür birikimine bakıyorum. İşte
orada bütün kadınlar sınıfta kalıyor. Bizdeki kadınların sorunu bu: Genel kültür
eksikliği. Erkekle oje konuşamazsınız.
- Erkek eve geldiğinde
nasıl karşılanmalı, neden?
- Evliliği mutlu sürdürmek
için kadının yapması gerekenler nelerdir?
- Maddi problemler
yaşandığında, erkeğe nasıl destek olunmalıdır? Bu konuda en sık yapılan
yanlışlar nelerdir?
- Cinsel hayatı eşler birbirine
nasıl yaşatmalı? Ne yapmamalı?
- Erkek ne söyler aslında ne
anlatmak ister? Ne bekler?
- Boşanmak çözüm mü? İlk
günlerdeki mutluluk nasıl sürdürülür?
- Evin gerçek reisinin
kadın olduğu kansız olarak nasıl gösterilir?
- İlk
günlerdeki ilgisi neden azalır? İlgisini canlı tutmanın yolları.
-
Güzelsiniz ama neden aldatır? Nasıl engellenir?
- Onu
eve bağlamanın yolları
- İsteyin köleniz olsun.
- Sevgi ve ilginin sürekli sizin üstünüzde olması nasıl
başarılır?
Kitapla ilgili detaylar.